LOS GATOS DE SERGE VAN KHACHE

SERGE VAN KHACHE’S CATS

Geçen hafta Kerim’le Paris’teydik. Hava muhteşem ve 30 derece civarındaydı, bir hafta boyunca Paris’te pastırma yazının tadını çıkardık. Sergi ve kitapçı ziyaretleri, güzel gıdalarla mideye ziyafet (canım peynirler, şaraplar…), zarif görünümlü, zarif giyimli Parislilerle göze ziyafet (Londra’yı ve apukurya maskarası tarzı moda anlayışını gördükten sonra, varsın Parizyenler burnubüyük olsunlar, üç yaşındaki çocuğuna kadar şıklar, zarifler) ve bol bol yürüyüş sonrası, elimiz kolumuz kedili ganimetlerle dolu bir şekilde, Londra’ya, kışa geri döndük.

Paris’e her gidişte mutlaka yolumuzun düştüğü, sanat galeriyle ve kafelerle çevrili bir meydan var: Place des Vosges. Buradaki galeriler, kapalıyken de şıkır şıkır aydınlatılmış oluyorlar ve oradaki sergileri gece, ortalıktan el ayak çekildikten sonra gezmek hoşumuza gidiyor.

Fotoğrafını çektiğim bu resim, oradaki sergilerin birinden, ressam Serge Van Khache’ın bir eseri. Van Khache, 1946 Angoulême doğumlu. Fransız bir anne ve Uzakdoğulu bir babanın oğlu olan Van Khache, Angoulême Güzel Sanatlar Okulu’nda desen ve resim eğitimi almış, bir yandan da babasından fotoğraf öğrenmiş. Paris’e yerleşip fotoğrafçılık ve illüstratörlük yapmaya başlamış. Lui, Playboy, Vogue gibi dergilere çalışmış. Daha sonra kendini tamamen resme vermiş ve sadece bu alanda çalışmaya başlamış.

Flaman ustaların tarzını benimseyen ve sanatına Uzakdoğu sanatından de etkiler katan Serge Van Khache’ın eserlerini, yıl boyunca sürekli sergilendikleri Galerie Mickael Marciano’da görebilirsiniz.

¡ÚLTIMO MOMENTO! ¡LARRY ESTÁ EN SERVICIO !

LAST MINUTE! LARRY IS ON DUTY!

Photo©Kerim Ökten (Kedi Defteri İçin Özel/Exclusive for The Cat’s Notebook)

Gün geçmiyor ki İngiliz politik dünyası bir son dakika haberiyle sarsılmasın Ey Okur!

Kerim bugün Downing Street 10 numaradayken kapı açılmış ve bilin bakalım dışarı kim çıkmış? Başbakanlık Resmi Fare Avcısı Larry.

Veee Larry’nin bugünki kapı önü, gelen giden ve gazeteci ordusu teftişi, Kerim Ökten tarafından, Kedi Defteri için özel olarak saniye saniye görüntülendi Ey Okur!

“Açın kapıyı ben çıkcak! Mrrrr…..

Ne toplandınız yine buraya? Mrrr….

Gelen geçen seviyor, n’oluyoruz bakalım? Mrrrrr…

Kapıyı açın ben gircek!…”

Bir yerden tanıdık geldi mi?

ZUMRUT (ESMERALDA)

ZUMRUT (EMERALD)

Foto ©Aybige Mert

Zümrüt’le tanışıklığımız yeni. Kendisi, Yedikule Hayvan Barınağı’nın eski sakinlerinden ve Doktor’un yeni ev arkadaşı.

O, barınağa terkedilip gitmiş olmanın hırçınlığını üstünden henüz atamadığı için herkese, ben de, eve adım atar atmaz Doktor’u hırpalamaya başladığı için ona karşı henüz sırt tüylerimiz kabarık duruyoruz. Çocuk ruhlu, pırlanta kalpli, meraklı Doktor kendisine ne zaman yaklaşsa, oynamak, koklamak istese, bu engerek kuyruklu, patlatıyor patiyi. Evdeki kuyruklu ve kuyruksuz iki adamın da ondan ödü kopuyor.

Zümrüt, iyi, güzel, hoş ama bence o kuyruğuna da yansımış olan engereklik korkarım ki kalıcı. Bakışlara baksanıza…

LOS GATOS DE EFSUN GUNES

CATS OF EFSUN GUNES

1978 İzmir doğumlu Efsun Güneş’in kedileriyle, bir galeriden gelen sergi haberi sayesinde tanıştım ama ne yazık ki sergiye gidemedim. Daha önce birçok karma sergiye katılmış olan Güneş’in ilk kişisel sergisini de oluşturan Cattoman Empire koleksiyonu bana, sevdiğim başka bir sanatçı olan Ayfer Kalsın’ın Kedizadeler’ini anımsattı.

İzmir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü ve Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu olan Efsun Güneş, ayrıca Cavit Atmaca’nın atölyesinde ve İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nin heykel atölyesinde de bir süre sanat eğitimi almış.

Efsun Güneş, sanat çalışmalarını halen İstanbul’da sürdürüyor. Cattoman Empire, Evliler Barklılar, İsimsizler, Memur Kediler, Sahibesizler, Sokak Kedileri isimli resim ve heykel koleksiyonlarının yanısıra desen çalışmaları da bulunan Güneş, ayrıca reklâm sanat yönetmenliği, video sanatı, sanat objeleri tasarımı da yapıyor.

LOS SELLOS DE MONGOLIA CON DISEÑOS DE GATO
MONGOLIAN STAMPS WITH CAT DESIGNS

Foto ©Aybige Mert

Kedi Defteri’nin koleksiyonundan kedili Moğol pulları.

BULENT ORAN-EL GATO DE TRES PIERNAS

BULENT ORAN-THE CAT WITH THREE LEGS

Foto ©Aybige Mert

Kedi Defteri’nin kütüphanesindeki mis kokulu eski kitaplardan biri daha. Düşün Yayınevi’nin Mizah Serisi’nden 1957 yılında yayınlanmış olan Üç Bacaklı Kedi, Bülent Oran’ın kısa mizah yazılarından oluşuyor.

Bülent Oran, Üç Bacaklı Kedi’de, La Bohème, Seville Berberi, Mme. Butterfly gibi klâsiklere mizahi bir bakış açısıyla yaklaşıyor.

Bu arada, ikinci el aldığım bu kitabın kapağına vahşice adını kazıyan -herhalde ilk sahibi- Sinan Bey’e de buradan selâmlarımı gönderiyorum.

LARRY DESDE DOWNING STREET

LARRY FROM DOWNING STREET

Foto ©PA

Geçtiğimiz kış, Londra’ya göçtüğümüz günlerde, şehrin başka bir mahallesinde, Downing Street (Downing Sokağı) 10 numarada da başka bir hareketlilik yaşanıyordu. Çünkü, İngiliz politikasının işlek noktası ve Başbakanlık konutu olan bu adresi, iri, tombul lâğım fareleri basmıştı. 10 numaranın meşhur siyah kapısının önünde dünya liderlerinin verdiği el sıkışma pozlarına bu fareler de eşlik etmeye başlamıştı ve bu da, özellikle olaya canlı olarak tanıklık eden gazeteciler ve halk arasında alay konusu olmuştu.

SAS’lar, SAT’lar ve diğer özel komando birimleri devreye girmeden, tekir kedi Larry olaya müdahil edildi ve krizi çözmek için ilk adım atıldı. Battersea Kedi Barınağı’ndan getirilen dört yaşındaki Larry, törenle basının karşısına çıkarılarak halka tanıtıldı ve resmi “Başbakanlık Fare Avcısı” görevine başladı.

Ama tabii Larry, bütün gününü sadece başbakanlık farelerinin yüreğine korku salmakla ve dehşet saçmakla geçirmiyor. Bir kedi olarak, doğası gereği, meraklı keşif gezilerine çıkıyor ve Bakanlar Kurulu’nun toplandığı Kabine Salonu’nu da sık sık tetkik ediyormuş.

10 numaranın flickr sayfasından paylaştığı bu fotoğraflarda Larry, geçtiğimiz nisan ayında, Kraliyet Düğünü haftası şerefine taktığı, peçeteden yapılmış Birleşik Krallık bayrağı desenli papyonuyla, olağan denetleme gezilerinden birinde görülüyor.

I love you Larryyy!

¡SOOOL!

SUUUN!

Foto ©Aybige Mert

Üç-dört kuru gün dışında, her günü yağmurlu ve bulutlu geçen muhteşem (!) İngiliz yazından sonra, kış öncesi,  dört mevsime alışık, güneşe susamış bünyeyi toparlamak için ağustos sonunda bir aylık bir İstanbul ve Bozcaada kürü uyguladık kendimize. Bundandır Kedi Defteri’nde birkaç haftadır süren durgunluk Ey Okur!

Bayramda bomboş ve sessiz İstanbul’un (bkz: Foto), sonrasında da yamyam mevsimini kapatmış ve bize kalmış olan Bozcaada’nın keyfini çıkardık. Oğlumla mırıl mırıl hasret giderdik. Önümüze çıkan bütün kedileri mıncıkladık. Adanın buz gibi suyuna cupladık, incirlere, rakılara, sardalyalara bulandık, güneş depoladık, normal rengimize döndük ve yazından daha güneşli geçen İngiliz kışına hazır bir şekilde geri döndük. Anlaşılan yokluğumuzda da Londralılar güneş yüzü görmemiş ki, terastaki bütün otlarımız, bir ay sulanmamalarına rağmen taş gibi durmuşlar. Velhasıl:

İngiliz Kışı! Güneşimden kaç, güneşimden kaç, güneşimden kaaaç!..

Özellikle yurdumda, maço erkeklerin yanlış bir kanısı vardır kedisever olmak hakkında. Erkek adamın köpeği olur derler. Nasıl da yanılırlar. Ey Maço Kardeşler! Kadınlar kedisever erkekleri çekici bulurlar asıl.

Anlaşılan bu, sadece memleketim maçoları arasında bir yanlış kanı değil ki, yurtdışında bir grup video film hazırlamışlar kediseverliğin erkeklikten bir şey eksiltmediği hakkında. Kedi Defteri’nde izleyeceğiniz kısafilm, bir boksörle ilgili. Motosikletçi, golfçü ve barmen versiyonları da var.

Al gözüm seyreyle…

EL GATO QUE CUENTA LOS BARCOS

THE CAT WHO COUNT THE SHIPS

Gemileri Sayan Kedi, Everest Yayınları’nın Türkçe Edebiyat Dizisi’nden Şubat 2011’de yayınlandı. Kitabın, 1953 Bursa doğumlu yazarı Vecdi Çıracıoğlu, İTÜ Maden Fakültesi Metalürji bölümü mezunu. Çıracıoğlu, yurtiçinde birçok edebi ödül almış bir yazar. Yazarının kullandığı terimle “güzdarbesi”nin örselediği bir yaşamın öyküsü bu roman.

“Bir zamanlar, bu kitabın yazıldığı yerden çok uzaklarda, çekik gözlü insanların yaşadığı bir diyarda, kedilerin gözlerine bakarak zamanı anlayan, daha çocukken diğerlerinden farklı olmasını Ay’dan geldiğine bağlayan ve kendini ölüsünün yerine koyabilen bilgekedi bir adam yaşarmış…”